Sen Aydınlatırsın Geceyi

Nisan 08, 2017




Hikayesi
Karakterlerin tamamının süper güçlerinin olduğu bir çeşit aşk hikâyesi anlatılmaktadır. Esas karakter Cemal, Akhisar'da babası ile aynı evde yaşayan ve aynı berber dükkanında çalışan genç bir adamdır. Herkesin birbirini tanıdığı bu kasabada, gayet sıradan gibi görünen insanların bazı olağanüstü güçleri vardır. Kimi zamanı durdurur, kimi duvarların ardını görür, kimi ölümsüzdür. Ama bunların hiçbiri süper kahraman değildir, bilakis hayatın olağan akışına uyum sağlamış, sıradan insanlardır.
Duvarların içinden geçebilen bir yan hakem; nesneleri oynatabilen bir kadın; zamanı durduran bir kız; bir dev; bir görünmez öğretmen ve benzeri karakterlerin bulunduğu filmin başrollerini Ali Atay, Demet Evgar ve Ahmet Mümtaz Taylan paylaşıyor.

Yorum : Türk sinemasında uzun yıllardır görmediğimiz bir film aslında ne yazik ki Türk sineması yıllardır sadece tutuyor diye komedi ve romantik filmler üzerinden gidiyor başka işler yapılmıyor çok çok az yapılıyor.Yapılsa da zaten Türkiye'deki dağıtım haklarının %90'ı iki yabancı şirketin elinde bulunduğu ve tekel oluşturdukları için sinemalarda yer bulamama gibi sıkıntılarınız oluyor.
Ne yazık ki bu filmde belli problemler gördüğü için +18 ibaresiyle seyirciden uzaklaştırılmaya çalışılmış ve sinema vizyonlarında pek fazla yer bulamamıştır.Bir nevi kaçırılan bir cevher ya da bizim ellerimizden alınan gösterilmek istenmeyen.
Filmde çok ince ve ayrıntılı düşünmeniz gerekli bazı şeyleri anlayabilmek için yoksa sizin için sıkıcı boş bir filme dönüşür.Oyunculuklar çok iyi,kesinlikle oturup üstünde düşünülmesi gereken bir film.
Aşağıya spoiler olabilecek bir ekşi sözlük yazarından alıntı yapacağım.Spoiler kaygısı taşıyorsanız okumayınız. 
Puan : 8/10
Tavsiye Puanı : Ufkunuzu açaçak tavsiye



onur ünlü bu filme absürd demedi, çünkü cidden absürd değildi.

yaşadığımız dünyada aslında hepimizin farklı bir gücü var. hep gördüğümüz, hep şahit olduğumuz için farketmediğimiz belki de hiç bilemediğimiz güçlerimiz. aşık olmak, resim yapabilmek, müzik yapabilmek... artık dünyanın çevresine çıkabiliyoruz, uçabiliyoruz, yüzebiliyoruz...

iyi de bunların hiçbiri bizi mutlu etmiyor. ölümsüzlük veya duvarların arkasını görmek mutlu mu edecek sanki? mutluluk diye birşey yok çünkü.

hepimiz birer keşiz aslında. mutluluk keşi. arada bazen kıvılcım halinde yaşanan mutlulukların devamlı olanını istiyoruz. oysa öyle birşey yok ki. bir kere tadını aldık diye durmadan peşinde koşuyoruz. dünya hiç ulaşamayacakları devamlı mutluluğun peşinde koşan melankolik insanların dünyası olmuş.

oysa çevremize baksak, hayatı olduğu gibi kabul etsek ya. melankoliyse melankoli. hüzünse hüzün, neşeyse neşe. niye duyguların peşinde koşuyoruz, ulaşamayacaklarımızı düşünüp dövünüyoruz ki?

biz insanoğlunun en büyük derdi yine kendisi. bilinci. biz, bilinç kazandığımız zaman kendi kendimize bomboş bir yol yarattık dolduracağız diye. akıntıya karşı koyuyoruz. oysa ne kadar çabalarsan çabala, akıntıya karşı elde edebileceğin şeyler çok az. en azından akıntının karşısına değil de yönüne bakarsak önümüze çıkan taşlardan zarar görmemeyi başarabiliriz. başarabilir miyiz acaba? onur ünlü "bunu yapsan da başaramazsın" diyor. bilmem, haklı mı ki acep?     

You Might Also Like

0 yorum

Subscribe